Hayatı ve Eserleri

Hatıraları

ABDULLAH KANCA NEREDEN NEREYE


13 Mart 1934 Sürmene’nin Koyuncular köyünde doğdum. Dedemin 94 yaşında yaşlı ancak dinç bir insan olduğunu söylerler. Dedem 1937 yılında 97 yaşında vefat etmiştir. İki amcam da genç yaşta vefat etmişler. Ailem iki amcam ve babam birlikte kalırlardı. Büyük amcam ve babam Birinci Dünya harbi öncesi Rusya Batum’da ticaretle iştigal ederlerdi. 1917-18 yıllarında Rus ihtilali dolayısıyla önce Erzurum sonra Sürmene’ye geldiler. Büyük amcam Hacı Mehmet Bey 10 yıllık evliliğinden oğlu olmadığı için sabırsızlıkla beklediği doğumumu, gece geç vakit köyde yaptırdığı o zamana göre çok modern çift katlı yeni evinde uyurken haber verirler. Amcam haber vereni geç bir saat olmasına rağmen mükâfatlandırır. Gaz lambası ışığında sabit kalemle küçük odadaki köşe lambriye doğum tarihimi yazar. Amcam ölümünden önce bu evi bana verdi. Köydeki bu evde doğan çocuklarımın doğum tarihlerini de eşim İsminaz Hanım küçük odadaki bu yazının yanına yazdırmıştır. O köşe benim ve çoçukların doğum tahtası olmuştur.

 

Hacı Mehmet Bey amcam ve hanımı, oğulları olmadığı için 1 yaşında beni annemden almışlar. Amcamın hanımının çok yakın ilgisi, şevkati ve sevgisiyle büyüdüm. Anne sevgisini rahmetli büyük anne de gördüm. Rahmetliye büyükanne derdim. Büyük amcamdan da büyükbaba şefkati gördüm. İlkokula 1941 yılında Sürmene’de başladım. 2 yıl Sürmene merkez ilkokulunda okudum. 1943 yılında Köprübaşı ilkokuluna üçüncü sınıfa başladım. Köyden Köprübaşındaki okula 6 kilometre yolu hergün yaya olarak altı okul arkadaşlarımla beraber yürüyerek giderdik. Şu tarihte hepsi rahmetli olmuşlar. Arkadaşlarım okula çarık giyerek giderlerdi. Ailemiz ticaretle iştigal ettiği için ben, altı köseleli, üstü ayakkabı gibi deriden çapula denilen ayakkabıyı giyerdim. Kösele az yıpransın diye altına kabara ismi verilen başlıklı çivi çakılırdı. Benim çapularımın köseleleri delinmişti. Altlarına pençe denilen yarım kösele yapılması için Köprübaşında çapulacı Helim Usta’ya verilmişlerdi. 3 günde yapacağını söylediği halde 3 günde tamir edemedi. Bende 3 gün okula gitmeden bir üç gün sonra tamiri edileceğini, daha sonra iki gün daha uzayacağı haberini aldık. Komşumuz merhum Alaybeyin oğlu Kemal Kanca ile aynı sınıftaydık. Sabahleyin okula birlikte gitmek üzere bizim Koyuncular Köyünde dedemin eski ve bugün İsmail Kanca’nın evine geldi. Büyük amcamın hanımı (topal büyük anne), Bana yün çoraplarım ile çarık getirdi. Çapulalar gelinceye kadar çarıkla okula gitmemi istediler, ben giymem diye itiraz ettim. Çoraplarla kapıya koştum. 30-35 cm kar vardı. 600-700 metre koşarak tarlalardan geçtim. Topal Büyükanne benim arkamdan gelerek 4 gün okula çarıkla gönderdi.

 

1946 yılında ilkokulu bitirdim. 1946 yılı yaz aylarında büyük amcamın köydeki dublex evin salonunda her hafta sonu amcam Sürmene’den köye geldiğinde çeşitli dünya haberlerini köyde radyo olmadığı için amcamın evine gelirken sorar öğrenirlerdi. 1941 yılında Sürmene’de iki radyo vardı. Birisi Sürmene şehir kulübünde, diğeri de Sürmene’deki 1980 yıllarında yanan mağaza üzerindeki bizim evimizde. 1941-1945 yıllarında haberlerde çarşı esnafı bizim mağazanın üzerindeki eve gelir radyodan savaş haberlerini dinlerlerdi. Sandık büyüklüğünde radyonun 100 cm boyunda akümülatörü vardı. 15 günde bir Trabzon’da akü şarj ettirilirdi. Sürmene’de elektrik yoktu. 1951 yılında Macarlar dere yatağına küçük baraj yaptılar ve Sürmene’ye elektrik verildi.

 

1945 yılında köyden 12 km yolu yaya yürüyerek Sürmene’ye gittim. Bana yaptırılan lacivert elbiselerle amcam Mehmet Bey’le otobüsle Trabzon’a gittik. O tarihte Sürmene’de bile elektrik yoktu. Gaz lambaları evde, sokaklarda da gaz lambası veya lüks yanardı. Trabzon Belediyesinin Sürmene veya Of’a kadar günün öğle vakti gelen bir otobusüyle 40 kilometre yolu 3 saatte giderdik. Bu otobüste tam yolcu ile dolmazdı. İkinci dünya savaşı yeni bitmişti. Ülke yoksul, halk fakirdi. Sürmene ile Trabzon arasındaki yoldaki köprülerin hepsi ağaçtan, üzerlerine tahta ve ağaçlar çakılmıştı. Köprü üstünden çiviler görülüyordu. Otobüsün lastikleri eski ve birkaç ağaç köprüyü geçtik mi lastiklere çivi batar eski lastikler patlardı. Lastiklerin sökülüp tamiri, sonra yerine takılması uzun zaman alırdı. Yol stabilize bir şeritti Bu yolu 1915-18 yıllarında Rus işgali zamanında Hopa’dan Trabzon’a kadar Ruslar askeri hareket için açmışlardı Şimdi aynı mesafeyi henüz sahil otobanı tam bitmeden tek şerit gidiş – geliş asfalt kaplama yolu araçlar 35 ile 40 dakikada alıyor.

 

1946 Trabzon’a ilk gidişimde, Trabzon Belediyesinin karşısında Cihan otelin de kaldık. Odalarda tuvalet yoktu. Bir katta 3-4 oda vardı. Koridorda bir tuvalet müşterek kullanılırdı. Amcam lavaboya gittiğinde odada kimelektrik anahtarını yakıp kapatmak çok hoşuma gittiği için elektrik anahtarını açıp kapatma yaparken amcam odaya girdi. İkinci ismimle bana hitap ederek “Dirik ne yapıyorsun caddeden karşı binalardan görürler, iyi olmaz” dedi. Sabahleyin kaltık. Amcam’la birlikte meydan parkının kenarında büyük tatlıcı sütçüde kahvaltımızı yaptık. Parkın kenarında üzümdan şira yapan büfe vardı. 1950 yıllarına kadar saf üzüm şırası buradaydı, şira içtik. Sürmene’nin Trabzon’da daimi encümen azası amcamın yakın dostu Soğuksu mahallesinden Mustafa Odabaşı Bey’in Belediyenin yanındaki işyerine gittik. Mağazanın önünde bostanlı fötr şapka giymiş yaşlı biri zat amcama ‘’bu genç neyinizdir’’ diye sordu. Amcam da ‘’Yeğenimdir, kardeşimin oğlu, orta öğrenimi yapması için getirdim’’ dedi. Amcam beni hangi okula gönderebileceğini bu kişiye sordu. Şu anda 4 tane lise olan Sürmene’de o tarihte ortaokul bile yoktu. Sonradan ismini öğrendiğim zat Osmanlı devrinde Selanik Ziraat Bankası Müdürlüğünü yapmış. Sürmeneli Mezher Bey’miş. Bastonunu yukarı kaldırarak “bak yeğenim’’ deniz kenarı iskeleden gelenleri göstererek ‘’okuyan ve okunmayanları görüyor musun” diye sordu. O yıllarda caddelerde yalın ayakla çarık lastik ayakkabısı olmadan dolaşanlarla, eski yamalı pantolon ve elbiseli insanları görmek mümkündü. Ben ne demek istediğini anlamamıştım. Devam etti.

“Hangi okulda okursan oku, yeter ki oku. Bak şunlara, okuyanlar temiz giyinenler, okumayanlar da (ikinci dünya harbi yeni bitmiş, halkın büyük bir kısmının elinde avucundaki bitmiş ve sefillik had safhada) çarık (hayvan derisinden yapılmış ayağa giyilen bir nevi ayak muhafazası) giyip yalınayak ve yamalı pantolonlarla dolaşanlardır. Bunlara iyi bak. Hangisi gibi olmak istersin?

 

1946 yılında Trabzon Meslek Lisesini başladım. 1950-51 yılında Meslek Lisesini bitirdim. 1952-1953 yılında Zonguldak’ta Maden Yüksek Mühendis okuluna girmek üzere Zonguldak’da 6 ay kaldım. Büyük amcamın hastalığının ağırlaşması üzerine aynı yılın Eylül ayında Sürmene’ye geldim. Amcamın mağazasında ticarete başladım. 11 Ocak 1954 amcam vefat etti. Ailenin büyük oğlu olarak ticari işleri akrabamız şişko Mehmet Kanca ile ortak olarak yürüttüm. 1956 yılı Haziran ayında akrabam olan İsminaz Hanım’la evlendim.

 

1956 yılının Ocak ayı başında yedek subay olarak askerliğimi yapmak üzere İstanbul Kağıthane’ye geldim Buradaki yedek subay okulunda 6 aylık eğitimden sonra İzmir Narlıder İstihkam Er Eğitimde de bir yıllık kıta hizmetimi tamamlayarak Sürmene’ye mağazama döndüm. Şişko Mehmet Kanca ile ortaklığımı ayırdım. Sürmene’nin Yağmurlu köyünde evlerinde keser imalatı yapan ustalara teknik bilgiler vererek el sanatıyla yapılmakta olan keser işini geliştirerek İstanbul’a keser göndermeye başladım. Kardeşim İbrahim 1958 yılında Trabzon Ticaret Lisesini bitirdi. Aynı yıl onu İstanbul Yüksek Ticaret okuluna kayıt ettirdim. Okul döneminde Sürmene’de keser imal ettirerek İstanbul’daki nalburlar kanalıyla tüm Türkiye’ye satış yaptık.

1964 yılında İstanbul’a çekiç imalatı kurmak üzere geldim. Kardeşimle Kanca Koll. Şirketini kurduk. Hazırlıklar yaptık. 1965 yılında Sürmene’den 5 kişi demirci ustası getirerek Topkapı’da 46 metre binada balyozla döverek % 10 kömür ocağında ısıtarak, tesviyeci çekici imalatına başladık. 1966 yılında marangoz işkence imalatına, 1968 yılında da tesviyeci mengene imalatına başladık. 1968 yılında 100 kg’lık şahmerdan aldım. Açık kalıpla dövme yapmaya başladık. Sanayi sitesinde değişik yerlerde 4 adet 50’şer metreden 200 metre yer kiraladık. Aynı yıl yeni fabrika kurmak üzere 21.000 m² Güneşli köyünde fabrika arsamızı aldık. Topkapı Gümüşsuyun’da 1000 metrekare

yer kiraladık, buraya taşındık.

 

1970 yıllar Türk ekonomisinin iyi yılları idi. 1974 yılında KANCA A.Ş. yı kurduk. Güneşli’de yeni fabrika proje çalışmalarına başladık. Sanayi Bakanlığından Teşvik aldık. 1975 yılında Güneşli’de fabrika inşaatına başladık. 1976 yılında da fabrikayı tamamlandık. Yeni fabrikamızdan modern el aletleri fabrikası olarak 1975 yılından itibaren yeni makinalarla donatarak 1976 Kasım ayında fabrikamızı Güneşli köyüne taşıdık. O tarihte Güneşli de ilkokul yoktu. Küçük bir köy halindeydi.

 

Makina alımları için 1974 yılından itibaren muhtelif tarihlerde Almanya’ya seyahatlerim oldu. İlk yıl yakınımız Şerafettin Özkan’la Hannover Fuarına gittik. 5 günlük fuar ziyareti sonrası Köln civarında önceden yazışmalar yaptığımız Beche kayışlı çekiç fabrikasını ziyaret ettik. İlk makinanın siparişini verdik. İkinci yıl yabancı lisan bilen mühendis aldım. Onunla Almanya ve Avusturya seyahatlerim oldu. Avusturya Elin firmasından makine aldım.

 

1972 yılında 100 tonluk Çekoslovak malı dövme tezgâhını Levent’te ki imalatçı Hasan Topçu’dan aldım. Tezgâh çok az deneme çalışması yapmış yeniydi. Bir Pazar günü denet civatadan emekli postabaşım ile Denet’in ustabaşısı ile makinayı satan Hasan Topçu’yu çağırdım. Elektrik kapalı kalıplar parçaları ısıttım. Öğleden sonra ilk deneme çalışma için yazıhanede bize haber verdiler. Birlikte tezgâh başına gittik. Numuneler nasıl diye sorduğumda Topçu bana ‘’bu insanları ben imalatıma getirebilsen, bu makine KANCA da değil benim imalatımda olacaktı’’ dedi.

 

İlk defa kapalı kalıpla dövme işine başladık. 1977 yılında Omtaş’ta dövme işini yapmış yüksek tekniker elemanı alarak kapalı kalıpta dövme parça ile işine başladık, sonraki yılda Türk Traktörden dövme parça işi aldık. O yıllarda işimizin % 85 el aleti, % 15 dövme parça idi. 1978 yılında 10.000 MPM dövme makinasını aldık. 1979 yılında Hema Hidrolik ve Türk Traktör parçalarını dövmeye başladık, 1982 yılında yeni dövme tezgahı aldık. Bu yıl Libya’ya ile üç milyon dolarlık el aletleri anlaşması yaptık. 1983 yılında İran ile bir milyon dolarlık el aletleri ihracat anlaşması yaparak bu ülkelere ihracat yaptık. İmalatımızda her geçen gün otomotiv yüzdesi artıyor. El aletleri düşüyordu. Modern ısıl işlem tezgâhları aldık. 1987 yılında Taysad Araçları Derneği Kuruluna seçildim. Otomotiv dövme yan sanayicisi olduk.

 

1986 yılında İstanbul Ticaret Odası Heyetiyle 38 kişilik bir grupla Fillandiya Leningralı Moskova ve 10 günlük bir seyahat yaptık. 1990 yılında Arifiye Tank Palet fabrikasından 60.000 takım tank alt parçası dövme işleri aldık. Bu parçaların bir kısmını 1991 yılında Körfez savaşında teslim ettik. 1990’lı yıllarında Uzak Doğu’dan çeşitli ülkelerden el aletleri bol miktarda gelmeye başladı. Kalitesiz fakat ucuz yurt içinde el aletleri fazla tüketilmez oldu.

 

Otomotiv Genel Ciro içinde % 75 – 80’lere yükseldi. 1992 yılında Taysad Yönetim Kurulu Türkiye Hükümeti İhracat Birliği ile Alman İhracat Birliği daveti ile bir haftalık seyahatte Ford – Opel – Audi - Mercedes fabrikalarını ziyaret ettik.

 

1993 yılında Taysad Yönetim Kuruluyla birlikte 10 günlük Japonya Tokyo – Nagaya – Japon otomotiv parça derneği davetiyle Toyata Nissan ve birçok fabrika ziyaretimiz oldu.

Japon sanayisini yakınen görmek bizim ufkunuz artırdı.

 

1954 yılında Sürmene’de büyük amcamın vefatıyla, mağazamızda ticarete başladım. Büyük amcamın, 1930 yılından Vilayet İl Encümen azalığı ile CHP Yönetim Kurulu üyeliği 1953 yılına kadar devam etti.

 

Sürmene’de 1962 yılında Ziraat Odalarını Nazım Bilgin le birlikte kurduk. Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildim. Oda meclisi Başkanlığına Nazım Bilgin seçildi. 1965 yılında İstanbul’a taşındım. İstanbul’a taşındıktan sonra 1967 de iki yıl daha Yönetim. Kurulu Başkanlığı görevini sürdürdüm. Ziraat Odaları Ankara Ynt. Kurulu Üyeliğine Fikret Çakıroğlu seçildi. 1963 yılında Devlet Planlama ya Doğu Karadenizi temsilen Trabzon Ziraat Odaları adına katıldım.

 

İLK YURT DIŞI SEYAHATİM

 

Güneşli’de yeni fabrika yapımını 1972-73 yılında karar verdiğimizde o tarihte Teknik müşavirim Gedera – Altaş fabrikasında imalat şefliği yapmıştı – Alman Gedera fabrika projesinin aynısını Güneşli’de yapmaya karar verdik. 1975 yılında üretime başlayan Nasaş alüminyumdan çatı örtüsünü aldık.

 

Güneşli’de fabrikamıza makine alımında Gedera Altaş fabrikası makinalarının listesini dikkate alarak birinci derecede ihtiyaç olan dövme bölümüne 1600 tonluk kayışlı çekiç aldık. Kalıphaneye de yine dekel pantograf ve lagum frezeler onların tezgâh türlerinden makinaları seçtik.

 

1975 Nisan ayında Hannover Fuarına gitmek üzere Almanya Köln’de çalışmakta olan yakın akrabamız Şerafetin Özkan’la telefonla görüştüm. İstanbul’dan Frankfurt ve oradan iki alanda bekledikten sonra ayrı bölümden Hannover ofisine gittim. Oradan Köln’de ki evinden Şerafettin’i aradım. Kızından Hannover’e gittiğini öğrendim. Lisan bilmediğim yalnız Hannover’e gitme kararım, Şerafettin beni karşılamasına göre Hannovere uçtuk, hava alanında indiğim alanda bir saat bekledim. O günlerde cep telefonları olmadığı için ne yapayım kararını vermek üzere İstanbul’dan yanımda Hannover’de çalışan Sürmeneli hemşerilerimin telefonları, ayrıca benim Sürmene’de ki evimde bahçelerime bakan Dursun Barutcu nun kardeşi Havayolu bilet satış ofis acentasından taksiye binerek Barutçu nun ofisine gittim. Sürmeneli hemşirelerimde oradaydı. Beni sıcak karşıladılar. Şerafettini göremedim. Taksi ile tren istasyonuna gittiğimde Şerafettin istasyonda beni bekliyor gördüm. Birlikte Dursun Barutçunun ofisine geldik. Şerafettin’le 5 gün Hannover Fuarında bütün hollerini gezdik. İlk fuar ziyaretim ve benim için etkili oldu. Fuar sonunda Köln’e gittik. Beche firmasından randevu aldık. Şerafettinle birlikte Beche firmasının satış müdürü Smith ile kayışlı çekiç için pazarlık yaptım. 1600 tonluk kayışlı çekiçi 180.000 DM sipariş verdik. Beche satış şefi Kanca bu parayı verecek durumda mı diye Şerafettin’e sormuştu.

 

İlk yurt dışına 1972 yılında Hannover e gittim. Her yıl ülke dışındaki fuarları ziyaret ettim. Oğlum Basri 1977 Hannover fuarına oradan İngiltere Barmut ta lisan okuluna kayıt ettirdim. 2 yıl kaldı. Oaradan Surey Üniversitesi Makine bölümünü bitirdi. 1982 yılında Alper Viyana Üniversitesi İşletme Bölümünü, 1988 yılında Mehmet ise Amerika da Bilgisayar Mühendisliği tahsili yaptı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HAYATIM YAZISI BAŞINA

 

1966 yılı içinde Kanca çekiç imalatına ve yeni marangoz işkence imalatına başlamıştı. Topkapı Sanayi de 46 metrekarede 2 demirci ocağı vardı. % 10 kömür ile balyozla bir ocak, Trabzon Beşikdüzü’nden getirdiğim keser ustasıyla keser imalatı yaparken diğer tezgah Sürmene Yağmurlu-Cimilit’ten Zekeriye demirci usta ile çekiç yapıyordu.

Rakibimizde postabaşılık yaparken ayrılan bir eleman biz cumartesi saat 17.00 ‘ye kadar çalışma yapıyoruz. Oysa rakibimiz AKALINLAR cumartesi tatil yapıyorlar diye söyledi. Bende çok memnun oldum. Bu bilgiden sonra bende “rakibim cuma günüde tatil yapsa memnun olurum“ diye söyledim. İŞ HAYATIMDA DAİMA RAKİBİMDEN ÜSTÜN OLMAYI HEDEF KABUL ETTİM.

 

 

Abdullah Kanca 1964 yılı sonbaharında İstanbul’a çekiç imalatı kurmak üzere geldi. Kardeşiyle Kanca Koll. Şirketini kurdu. Hazırlıklar yaptı. 1965 yılında Sürmene’den 6 keser demirci ustası getirerek Topkapı’da 46 metre binada % 10 kömür ocağında balyozla döverek, ısıtarak, tesviyeci çekiçi imalatına başladı. 1966 yılında marangoz işkence imalatı, 1968 yılında tesviyeci megnene imalatı yapımına başladılar

 

1968 yılında 100 kg’lık şahmerdan aldı. Açık kalıpla dövme yapmaya başladı. Sanayi sitesinde değişik yerlerde 4 adet 50’şer metreden 200 metre yer kiraladı. Aynı yıl yeni fabrika kurmak üzere 21.000 m² Güneşli köyünde fabrika arsası alındı. 1970 yılında Topkapı Gümüşsuyunda 1000 metre kare yer kiraladı, buraya taşındı.

 

1970 yıllar Türk ekonomisinin iyi yılları, 1974 yılında KANCA A.Ş. yı kurdu. Güneşli’de yeni fabrika proje çalışmalarına başladı. Sanayi Bakanlığından Teşvik aldı. 1975 yılında Güneşli’de fabrika inşaatına başladı. 1976 yılında tamamlandı. Yeni fabrikasından modern el aletleri fabrikası olarak 1975 yılından itibaren yeni makinalarla donatarak 1976 Kasım ayında fabrikasını Güneşli köyüne taşıdı. O tarihte Güneşli de ilkokul yoktu. Küçük bir köy halindeydi. Şimdi İstanbul un gelişmiş bölgesi oldu.

 

Makine alımları için 1972 yılından itibaren muhtelif tarihlerde Almanya’ya seyahatleri oldu. 5 günlük Hannover Fuarı ziyareti sonrası, Köln civarında önceden yazışmalar yaptıkları Beche kayışlı dövme çekiç fabrikasını ziyaret etti. İlk makinesinin siparişini verdi. İkinci yıl Almanya ve Avusturya seyahatleri oldu. Elin Avusturya firmasından makine aldı.

 

İlk defa kapalı kalıpla dövme işine başladı. 1977 yılında dövme işini iyi bilen elemanı alarak kapalı kalıpta dövme parça ile işine başladı, sonraki yılda Türk Traktörle dövme parça işi . O yıllarda işinin % 90 el aleti, % 10 dövme parça idi. 1978 yılında 10.000 MPM dövme makinasını aldı. 1979 yılında Hema Hidrolik, Traktör parçalarını, Tofaş, Renault, Otosan a parça imalatı yapımı başladı, 1982 yılında yeni dövme tezgâhı aldı. O yıl Libya’ya ile üç milyon dolarlık el aletleri anlaşması yaptı. 1983 yılında İran ile bir milyon dolarlık el aletleri ihracat anlaşması yaparak bu ülkelere ihracat yaptı. İmalatında her geçen gün otomotiv yüzdesi artıyor. El aletleri düşüyordu. Modern ısıl işlem tezgâhları aldı. 1987 yılında Taysad Araçları Derneği Yönetim Kuruluna seçildi.

 

©2020 - ABDULLAH KANCA - Tüm Hakları Saklıdır. TTKobi Hazır Web Sitesi